SÜRDÜRÜLEBİLİR DİYET NEDİR

Geçmişten günümüze sanayileşmenin hızla ilerlemesi, modern şehirleşme ve hızlı nüfus artışı gibi etkenler, çevresel kirliliğe ve bununla beraber biyoçeşitlilikte azalmaya sebep olmuştur. Özellikle artan nüfusa bağlı olarak doğal kaynakların giderek azalması, her alanda sürdürülebilir yaşam kavramının önemini artırmaktadır .

Sürdürülebilir diyetlerin sağlıklı olmalarının yanında çevresel, ekonomik ve sosyal sistemler için de sürdürülebilir olması gerekmektedir. Bu nedenle sürdürülebilir diyetler, besinin üretimden başlayarak her aşamasında sürdürülebilirlik açısından değerlendirilmelidir. Bir besin sistemi değerlendirilirken hızla artan nüfus, kentleşme, değişen ekonomik güç, değişen beslenme alışkanlıkları ve küreselleşmenin yanı sıra iklim değişikliği ve doğal kaynakların sürdürülebilirliği de düşünülmelidir.

Örnek Diyet Modelleri ;

AKDENİZ DİYETİ

Akdeniz Diyeti , sürdürülebilir diyet modelleri arasında örnek gösterilmekte ve önde gelen diyet modeli olarak nitelendirilmektedir. Sağlıklı bir beslenme modeli olduğu düşünülmesi, sürdürülebilir yaşam farkındalığının artmasıyla diyetin sosyokültürel, ekonomik ve çevresel faydaları da düşünülerek, sürdürülebilir bir diyet modeli olarak nitelendirilmektedir.

Geleneksel bir diyet modeli olarak Akdeniz Diyeti; tahıllar, baklagiller, kabuklu yemişler, meyveler ve sebzeler gibi bitkisel besinler açısından zengindir. Buna karşılık kırmızı ve işlenmiş et bakımından fakirdir. Orta düzeyde balık, deniz ürünleri, yumurta, beyaz et ve süt ürünleri alımını, ilave yağ ana kaynağı olarak zeytinyağını içermektedir.

Akdeniz Diyeti ile ilişkili olumlu sağlık sonuçları, 1960'ların başında Akdeniz bölgesinde ikamet edenlerde koroner kalp hastalıklarına karşı koruyucu etkilerinin keşfedilmesiyle başlamış ve sonrasında yapılan araştırmalar yararlı etkisi olduğunu desteklemiştir . Çalışmalar kronik hastalıklara ve kansere bağlı artış oranlarında önemli bir azalma ve obezite gibi görülme sıklığı fazla olan birçok hastalık için riski azalttığını göstermiştir .

JAPON DİYETİ

Japon Diyeti , soya fasulyesi ve ürünleri; balık, deniz yosunu, sebze, meyve ve yeşil çay gibi yiyecek-içeceklerin fazla; kırmızı et, işlenmiş et ürünleri ve paketli yiyeceklerin az tüketilmesinden oluşmaktadır. Özellikle taze balık ve mevsim sebzeleri kullanılarak, malzemeye uygun pişirme yöntemi ve kullanılacak pişirme kabı ile uyumlu olarak pişirilen; genellikle çorba, pirinç ve üç yan yemekle servis edilen yemek çeşitleri içerir.

Son 50 yılda Japon beslenme alışkanlıkları değişmiş olsa da genel tüketimin büyük oranda geleneksel beslenme şekliyle devam ettirildiği görülmektedir. Geleneksel beslenmenin en önemli özelliklerinden birisinin, mevsiminde balık, taze meyve sebze tüketimini içermesidir. Mevsimsel yerel ürün tüketimine ek olarak Japon kültüründe yabani bitkilerin kullanımı da oldukça önemlidir. Taze bitkilerin yenilebilecek kısımlarının değerlendirilmesi Japon kültüründe önemli bir yer tutmaktadır . Yapılan çalışmalarda Japon diyetinin oluşabilecek kronik hastalıklara karşı koruyucu etkisi olduğu görülmüştür.

VEJETARYEN BESLENME

Vejetaryen diyetler temel olarak bitkisel kaynaklı olan diyet modelleri olarak tanımlanmaktadır. Ancak tek bir vejetaryen beslenme şekli olmadığı için , hayvansal ürünleri tüketmeme durumuna göre farklı isimlendirilmektedir. Vejetaryen diyetler, vegan diyetlerinde olduğu gibi tamamen bitkisel olabilir veya sınırlı türlerde hayvansal besinleri içerebilirler. Süt, süt ürünleri ve yumurta içeren lakto-ovo vejetaryenlik en yaygın uygulanan şeklidir. Bununla beraber sadece balık tüketen pesketaryen ve bazen küçük miktarlarda et içerebilen türleri de vardır.

Vejetaryen diyetler bilindiği üzere hayvansal kaynakların en aza indirdiği ve bitkisel beslenmeyi temel aldığı için sağlık üzerine etkilerinin olumlu olduğu düşünülmektedir. Ancak önemli olan esas durum , temel olarak hayvansal besinlerin tüketimi yerine hangi besinlerin tercih edildiğidir. Sağlıklı olan vejetaryen diyet çeşitlerinin ortak özellikleri daha yüksek miktarda meyve, sebze, baklagil, tam tahıllar, kabuklu yemişler ve çeşitli soya ürünlerini içermeleridir. Bu tüketimin sonucunda, daha düşük doymuş yağ ve kolesterol alımı, daha fazla C, E vitaminleri, diyet lifi ve fitokimyasallar gibi antioksidan mikro besin ögesi alımı sağlanmış olmaktadır.

Yapılan araştırmalar, vejetaryen beslenmenin obezite, tip 2 diyabet, kardiyovasküler hastalıklar veya kanser gibi birçok kronik hastalığa karşı koruyucu olabileceğini göstermektedir. Genellikle vejetaryen diyet modellerinin, hayvansal besinlerin neden olduğu inflamasyonu bitkisel besinlerin yüksek miktarda antioksidan içermesi ile kronik hastalıklara karşı koruyucu olduğu düşünülmektedir. Bununla birlikte,vejeteryan beslenenlerin obezite ve kronik hastalıklara yakalanma riskinin daha düşük olduğu görülmektedir.

Sürdürülebilir Beslenme Alışkanlıkları Kazanabilmek İçin;
• Hiçbir besini israf etmeyin. Besinlerin sularını veya sap, yaprak gibi kısımlarını değerlendirin.
•Ambalaj, poşet, plastik kullanımını azaltmayı deneyin, tekrar tekrar kullanılabilen çevreye zarar vermeyen geri dönüştürülebilir ürünler tercih edin.

•Diyet psikolojisinden çıkın, sağlıklı beslenme olarak sürecinizi nitelendirin.

•Kendi sağlığınız, hayatınız için bir şeyler yaptığınızı unutmayın.

•Yemek için değil yaşamak için öğünlerinizi ayarlayın .

•Yaptığınız diyet çeşidinin sizin sağlık durumunuza uygun olmasına dikkat edin.

•Diyette yasak olmaz, önemli olan ne kadar tüketildiği ve ne sıklıkla tüketildiğidir.

•Beslenme günlüğü tutmaya çalışın, gün içindeki besin takibi için en verimli yöntemdir.

  • En Doğru ve Sağlıklı olanı sizin yaşam şeklinize, düzeninize ve sağlık değerlerinize göre oluşturan bir beslenme planıdır ve bu yüzden diyet listeleri kişiye özeldir unutmayın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir